Köyümüzün ilk yerlileri ve ondan sonra gelen diğer göçmen kabileleri, bir araya gelerek bir köyü oluşturacak kadar çoğunluğa ulaşıp tarihteki yerini alırlar. Adetleri, gelenekleri, töreleri ve sosyal yapıları ayrı ayrı olan bu karma kabileler, zamanla kaynaşır bir arada yaşamanın zaruriyetini kabullenirler. Böylece şimdiki adıyla tipik bir Anadolu köyü olarak günümüze değin ulaşırlar.
Şüphesiz ki, insanoğlunun yaşadığı her yerde mutlaka çeşitli sorunların ve olumsuzlukların olması kaçınılmazdır. Bu doğal olgu, insanlık yaşadığı sürece devam edecektir. Burada dikkât edilmesi gereken husus artı ve eksilerin dengeli olmasıdır. İşte bu dengeyi, tabir yerindeyse kantarın topuzunu elden kaçırmamaya dikkât etmişlerdir. Toplumun çekirdeğini oluşturan bir ailede bile bazı tatsızlıkların olması gibi, köyümüzü oluşturan kabileler arasında da bazen istenmeyen olumsuzluklar olmuştur. Genelde ise anlayışın, hoşgörünün, yardımlaşmanın, kaderde ve sevinçte beraberliğin, adet ve törelere bağlılığın, bilinçli olmasa da dindarlığın hakim olduğu bir toplum görüntüsü göze çarpmaktadır. İşte bu bağlardır ki uzun süre etkisini göstererek, sosyal parçalanmalar olmadan, aileler ve kabileler arası kan davaları güdülmeden, kangrene dönüşen sorunlar yaşanmadan, kalıcı ve kökleşmiş kinleşmelere meydan verilmeden bugüne değin yaşamışlardır. Bu durum çevre köylere göre çok olumlu ve çok sevinilecek bir husustur…
Bireyleri ve toplumları ayakta tutan unsurlardan birisi de şüp- hesiz ki ekonomidir. Tarihte görüldüğü gibi, güçlü ekonomiye sahip milletler güce de sahip olmuşlardır. Bu güç siyasetlede desteklenince de zirveye çıktığı bir gerçektir.
Köyümüzün kurulduğu zamanlardaki ekonomisini pek bilen yok. Buna karşın büyüklerimizin verdiği bilgilere göre; küçük çaplı hayvancılık ve birazda tarımla uğraştıkları kesinmiş. İleriki zaman- larda arpa-buğdayın yanında bağcılık, arıcılık, sebze ve nohut, mercimek, burçak ve fiğde yetiştirmişlerdir. Bu uğraşlar hep iptidai usullerle yapıla gelmiştir.
Şartlar, çoğu zaman el sanatlarını, insanların kendi uğraş- maları sonunda ortaya çıkardığını göstermektedir. Örneğin anlatım- lara göre; yapı ustalığı, basit de olsa marangozluk, çarık yapımı ve kundura tamirciliği, hayvan koşum malzemeleri, teneke soba, mangal ve boru yapımcılığı, yel değirmeni işleri, ip, örme, yular yapımları, çorap, kazak, heybe, atkı, eldiven, kilim yapımcılığı, kadınların biçki ve dikiş işleri yaptıkları bilinen bir gerçektir.
Koyun ve keçi başta olmak üzere kara sığır, camız (manda), at,eşek ve katır gibi hayvanları beslemişlerdir. Bu hayvanların kendi- lerini, yününü-tiftiğini, tereyağı ve peynirini satarak geçimlerini sür- dürmüşlerdir. Az da olsa cirit ve koşu atıyla da uğraştıkları görülür. Avcılık gelişmiş olduğundan pek çok tazı da günlük yaşantılarında yer almıştır. Sayıları en az 250-300 olmak üzere köyden 5-6 tane sürüye sahiptiler. Davarı çok olanlar dağlardaki “köm” adını ver- dikleri barınaklarda tâ bahara kadar kalırlar, baharda köylere inerler. Bu iş, oldukça çileli ve zahmetlidir o zamanlarda.
Köyümüzün tüm evleri önceleri “yer ev” dedikleri tek katlı yapılardı. Bunlar taştan ve kerpiçten yapılır, tabanı toprak, tavanı sap-saman karışımı çamur (moloz), üstüne toprak, onun üstüne de çorak atılır ve tuzlanarak loğlanırdı (silindirik taş). Bazı evlerin ahırları bitişik olduğu için evlere giriş yerinden hayvanlar da girerdi. Bunun çok zararları vardı ama, mecburiyet bellerini kırıyordu… Evlerin küçük küçük “toplu” denilen pencereleri olurdu. Kimi evlerin tavanında (astarında) bile toplusu vardı. Ev içlerinde tahtadan veya kerpiçten sekiler (sedir) olur, bir veya iki odasında ocak bulunurdu. Evlerin bitişiklerinde tandır, köm, ahır, samanlık gibi müştemilâtı mutlaka vazgeçilmezlerindendi. Evlerin önünde taştan, dikenli bitkilerden oluşan çitler, çalı çırpıdan oluşan bastırmalar bulunurdu. Zaman ilerledikçe alt tarafı ahır olmak üzere iki katlı, üstü düz damlı evler oluşmaya başladı. Böyle evler dışarıdan olmak üzere taştan merdivenli ve geniş balkonlara sahipti. Sıvaları çamur badanası kireçten olurdu. Sergileri hasır kilim, bazılarında halı, minder ve berdi veya halı yastıkla donatılırdı. Bazen de halıları duvara asarlardı. Evin odalarına “göz”, antreye/hole “mâabeyn”, balkon veya dışarı kısımlarına da “hayat” derlerdi.
Hemen herkes kışlık yiyeceklerini kendileri yapardı. Bunlar bulgur, yarma, düğür, ince ve iri tarhana, tere yağı, peynir, çökelek, turşu, pekmez, ekşi, çalma, pestil, meyve ve sebzelerin kurutulması, turp, pancar, yerelması ve pelitlerin kuyulanması gibi işler sayılabilir. Hayvan çok olduğu için varlıklı aileler, etleri iplerde kurutarak kışa hazırlık yaparlardı.