Arkadaş Seçimi Ve Etkileri

Şubat 21, 2020

Her Seviyede, Arkadaşlara Dikkat!

     İyi arkadaş, insanı hayatta nerelere götürür, kötü arkadaş nerelere? Özellikle çocukluk ve ilk gençlik yıllarında.

Kınalızâde Ali Çelebi, “İnsan huy hırsızıdır.” diyor ve bunun bilhassa çocukluk çağlarında daha ileri derecede olduğunu söylüyor.

Derslerinde çok başarılı bir büyüğüm vardı. Lise ikide ne olduysa oldu, birinci devrede yedi zayıf getirdi. Bu, onun için inanılır gibi bir şey değildi. Araştırma sonunda anlaşıldı ki, bazı yeni arkadaşlar edinmiş, onlara uymak onu bu hâle getirmiş. Çalışması için gerekli ilgi gösterildi. O da gayret etti. İkinci dönem zayıf sayısını ikiye düşürdü, onları da bütünlemede verip geçti. Daha sonra kendisi anlatıyor: “Yedi tane zayıf geldiğinde bir ara okulu bırakmayı düşündüm, fakat kendime yakıştıramadım.”

Arkadaş kurbanı olduğu o günlerin arkasından bir daha öyle bir hâle düşmediği gibi, öğrencilik hayatından sonra çok başarılı bir öğretmen ve yönetici olarak önemli görevlerde bulundu.

Bir dershaneye birinci olarak giren bir çocuğun, katıldığı arkadaş çevresi içinde daha sonra sınıfını zor geçer duruma düştüğünü biliyorum. Hepiniz de benzeri örnekleri hemen hatırlayacaksınızdır.

Bu da olumlu bir örnek:

Bir ilkokulun dördüncü sınıfında, öğretmen sınıfı kümelere ayırır. Sınıfın en iyi öğrencisi, bulunduğu kümeye başkan seçilir. Bu öğrenci, bir yandan kendisi ders çalışırken diğer yandan da arkadaşlarını çalışmaya teşvik eder. O küme, sınıfın en çalışkan kümesi olur ve müfettiş geldiğinde, öğretmen, ders anlatmak için tahtaya onları kaldırır.

Daha sonra öğrencisini o kümeden alan öğretmen,  onu sınıfın en tembel kümesinin başına başkan olarak koyar. Bir süre sonra sınıfın en çalışkan kümesi o küme olur. İkinci dönemde müfettiş geldiğinde öğretmen bu defa onları tahtaya kaldırır. Diğer küme ise, önceki performansını kaybetmekle birlikte yine çalışkan bir kümedir.

Görüldüğü gibi, “İyi arkadaş, güzel koku satan kimse gibidir. Sana koku sürmese de, yanında bulunduğun sürece güzel kokusundan faydalanırsın.“ (Hadîs-i şerif)

Arkadaş seçiminde şu çok önemli bir ölçüdür:

“Sizinle beraber eğlenmek için işini bırakanlardan ziyade,  sizinle beraber çalışmak için eğlencesini bırakan insan çok daha güvenilir kişidir.”

Arkadaş çok şey kazandırır, çok şey kaybettirir. Kır atın yanında duran, ya huyundan, ya tüyünden.”

Çocuğu arkadaşlarından kopuk bir dünyada yaşatmaya kalkışmamalı; çünkü bunun, çocuğun ruhi durumu üzerinde telafisi çok zor etkileri olur. Fakat bu kadar önemli olan arkadaş çevresi de, tamamen çocuğun inisiyatifine bırakılmamalı. Çünkü eksik hayat tecrübeleriyle onların, büyüklerinin yardımına ihtiyaçları var. Aile, çocuğunun arkadaşlarını biraz olsun tanımalı. Çalışkan ve terbiyeli çocuk ve gençlerle arkadaşlık kurabilmeleri için ortamlar hazırlayıp yardımcı olmalı; öyle arkadaşlıkları desteklemeli.

Hatta aileler kendi aralarında görüşerek, çocuklarının birlikte iyi ve güzel şeyler yapmaları için, ilgi çekici çeşitli güzel ortamlar oluşturmalı.

Her çocuk, kurulmasını istediğimiz iyilikler, güzellikler dünyasının son derece değerli birer unsurudur.  Hem unutmayalım ki, her çocuğun yetişmesinde, diğer çocukların rolü de az değil.

Hepsinden önemlisi; çocuk, arkadaş olacağı kişilerde iyi özellikler aramayı, kötü arkadaşlardan uzak durmayı; yani arkadaş seçmeyi öğrenmeli, bunu yapabilmelidir.

Bunu yapabilen çocuklar, hayatları boyunca çok faydasını görürler.

Dosdoğru Arkadaş

Tilki ile yılan arkadaş olur ve birlikte yolculuğa çıkarlar. Bir ırmağın kenarına geldiklerinde, yılan tilkiye:

– Tilki kardeş, ben yüzme bilmem. Beni sırtına al da, karşı kıyıya birlikte geçelim, der.

Tilki, arkadaşının teklifini kabul eder. Yılan, tilkinin beline sarılır, o da ırmağa girip yüzmeye başlar. Karşı kıyıya vardıklarında yılan:

– Tilki kardeş, ben seni sokacağım, deyiverir.

Neye uğradığını şaşıran tilki:

– Yılan kardeş, biz seninle arkadaş değil miyiz? Bak ben sana bunca iyilik ettim. Seni sırtıma almasam, ırmağı geçemezdin, diye ne kadar dil dökmeye çalıştıysa da yılan hiç oralı olmaz ve:

– Bu benim huyum. Sokmak benim yapımda var, der.

Bunun üzerine tilki bir an durur, sonra yılana:

– Peki yılan kardeş, der, sok, ne yapalım. Bu benim kaderimmiş. Yalnız, yüzüme bir defacık bak ki, ölmeden önce o güzel gözlerini son bir defa göreyim.

Bu sözlere aldanan yılan, başını uzattığı anda, tetikte duran tilki derhal atılıp başını kapıverir. Sonra da, ölen yılanı ırmağın kenarında, kumların üzerine boylu boyunca uzatır ve kendi hilesine kurban giden arkadaşına şöyle der:

– Yoook yılan kardeş! Ben öyle eğri büğrü arkadaş istemem! Benimle arkadaş olacaksan, böyle dosdoğru olacaksın!

Seçeceğimiz arkadaş, yalnız bugünlerimizi değil, bütün istikbalimizi de çok yakından ilgilendiriyor…

Ahmet Maraşlı