İktisat Hareketi olarak, toplumumuzun gündemine taşıdığımız ‘’milli para” ifadesi, sık sık farklı panellerde gündeme getirilir oldu. Geçtiğimiz günlerde İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğünde bir panel düzenlendi. Panel içeriği; Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası’ kapsamında ‘Milli İrade Milli Para’ konulu olarak düzenlendi.
‘’Milli İrade Milli Para’‘ başlıklı panel ‘’Üsküdar Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde, moderatörlüğünü İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak’ın yürüttü. Panele, İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürü Ahmet Yavuz Karaca, Beykent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Murat Ferman ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kılıçarslan katıldı.
Tüketimden ziyade üretim odaklı düşünmenin belirtildiği panelde, toplumu refaha, ülkeyi ise ekonomisi daha güçlü bir geleceğe taşıyabilmek için öğrencilerde yerli malı üretim ve kullanımı bilincinin küçük yaşlardan itibaren oluşturulması gerektiği üzerinde duruldu.”
Ekonomideki üretim tüketim ilişkisi içinde; en çok şikâyet edilip durulan ‘’üretmiyoruz bundan dolayı ekonomimiz kötü” genel anlayışını sürekli herkes tekrar ediyor. Buradaki haklılık payını bir tarafa koyalım. Üretim olmadan ekonomi olmaz. Ama üretileni tüketmeden de ekonomi olmaz. Üretim ve tüketim ilişkisi bir denklik içinde olması gerekir. Eğer bunu toplumsal bir tüketim üretim denkliğine dönüştüremezseniz, ekonomik istikrar kendi içinde sürekli bozucu bir etki yapmaya başlayacaktır. Ancak bundan önce bu denkliğe bizi ulaştıracak belirleyici etki para dediğimiz ölçü dür.
Şimdi bu ve benzeri panellerde sık sık dile getirilen ‘’milli para” kavramının, milli irade ve yerli mal ile ilişkilendirilip, üretimle ilişkilendirilmesi ne kadar doğru? Bu sıralama doğrumu?
Bir sıralama yapılması gerekirse; milli irade, milli para ve milli üretim sıralaması yapılabilir. Milli irade önce, milli paranın varlığını oluşturma konusunda milletin menfaatine yönelik adımlar atması gerekir. Bunun için de mevcut para sistemini hesaba çekmesi gerekir.
Mevcut finansal düzeneğin işleyiş biçimi, Türk milletinin, Türk devletinin aleyhinde işlemektedir. Bu işleyiş biçimini düzenleyen finansal içerikli yasal düzenlemeler değiştirilmeden mevcut düzenin milletin aleyhinde işlemeye devam edeceğini biliyoruz.
Şimdi bu tip panellerde, milli para tabirini kullanıp, milli olmayan uygulamaların devam etmesine ses çıkarmayacaksınız, işi getirip adeta narkozlama söylemine dönüşmüş ”üretim yapmalıyız” gibi genel geçer bir ifadeyle işi kapatacaksınız.
Mevcut kullandığımız para, faizle üretilerek piyasaya sürekli borç veriliyor. Ödenemez bir sistem işleyişi ile millet sürekli hacizlerle sömürmektedir.
Paranın millileşmesi, faizsiz hale getirilmesinden geçer. Her kim ki milli paradan bahsederse, bilmesi gereken şey; faizsiz para üretim sisteminin ülkede temel bir kuramsal modelin yeniden yapılandırılarak uygulanmasını gerektirir.
Üretim ekonomisine geçebilmek için; üretimi bağımsız hale getirecek bağımsız bir para sistemi ile bunu yapabilirsiniz. Paranın üretimini faizden arındırarak bağımsız hale getirmeden de, üretim yapmanız ancak sizi üreten bir köle haline getirir.
Selam ve dua ile…
- Yunus Ekşi